Peki, şeker pancarı çok faydalı ve masum bir gıda ise şeker pancarından elde edilen rafine şeker neden zehir?
Eskilerin altın değerini biçtikleri şeker, neden günümüzde hemen hemen tüm hastalıkların sebebi olarak gösteriliyor? Şeker mi suçlu, yoksa şekerin rafine işlemi sırasında gördüğü işlemler mi? Gerçekte şeker nedir?
Hayatımıza ne zaman ve nasıl girdi? Kaç çeşit şeker var? Atalarımız şekeri nasıl üretip, tükettiler? Şekerin tarihi hangi gerçekleri ortaya çıkarıyor?
Yaşamımız için şekerin önemi ne? Hiç şeker tüketmezsek ne olur? Doğal şekeri doğru tüketmenin yolu ne?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, sorularımızı cevapladı.
Atalarımız şekeri nasıl üretip tükettiler?
"İnsanlar geçmişte asırlar boyunca, hurma, üzüm, elma ve armut gibi yoğun şekerli meyvelerin suyunu sıkarak "şeker" niyetine kullanmışlar. Kimi zaman da meyvelerden elde ettikleri suyu kaynatıp, pekmez yaparak şeker ihtiyaçlarını karşılamışlar.
Bu asırlardır dünyanın her yerinde var olan bir gelenek. Kısaca meyveler, bal ve pekmez, insanların “doğal şeker” olarak tanıdıkları, vücutları ile tamamen uyumlu ve faydalı etkileri olan gıdalar.
Örneğin, Türkiye’nin en büyük şeker fabrikalarından biri, bundan birkaç yıl öncesine kadar odun kömürü kullanırken, bugün sentetik reçine ile beyazlatıyor!
Avrupa, şeker pancarından şeker elde etme yolu keşif ettikten sonra daha çok ve daha çabuk para kazanmak amacı ile 19. yüzyıl başlarında fabrikasyon şeker üretimine başlıyor. İşte bu noktada şeker rafine olarak “zehire” dönüşmeye başlıyor.
Eğer, İslam dünyasının şeker kamışından şeker elde etme usulünü, şeker pancarına uygulamış olsalardı hiçbir zararı olmayacaktı.
Ama tam bir fabrikasyon üretim, fabrikanın “ne kadar çok şeker üretirsem, o kadar çok kazanırım” anlayışı ile işlediği için, önce şeker kamışını birçok işlemden geçirerek rafine ettiler, istedikleri verimi alamayınca, şeker pancarına ağırlık verdiler.
Beyazlatma işlemini, kömür veya hayvan kemiği külü kullanarak yaptılar. Üretimi daha da hızlandırmak ve daha çok ürün almak için yıllar ilerledikçe sentetik beyazlatıcılar kullanmaya başladırlar.
Kısaca, daha çabuk ve daha çok ürün almak için, “en ucuz şekilde ve en çok nasıl üretirim” anlayışı ile şeker pancarı fabrikaya girdiği andan itibaren, çok fazla işlem gördü ve kimyasal katkı maddeleri arttıkça, rafine edilmiş şeker zehir etki ile sofraların “tatlı zehiri” oldu. Bugünkü şeker üretim teknolojileri, o masum şeker pancarını zararlı hale getirdi ve her geçen gün kötüye gidiyor.
Ayrıca, daha çok şeker pancarı elde etmek için, bitkinin toprakta gelişimi sırasında suni gübre kullanılıyor, eskiden küçük boyda olan pancarlar şimdilerde eskinin 5-10 katı büyüklükte.
Şeker pancarı, fabrikaya girdikten sonra yıkanıp, parçalanıyor ve şeker imalatına giriyor. Topraktaki tüm zararlı kimyasallar pancar aracılığı ile şekere işliyor, şeker rafine edilip beyazlatılırken ayrıca kimyasallar alıyor ve tüm bu zararlı kimyasallar şeker aracılığı ile inan vücuduna işliyor. İşte rafine şekerdeki zarar böyle oluşuyor!
Bugün sofralarımıza giren rafine toz şeker böyle iken, kesme şekerin içine ayrıca yapıştırıcılar ilave ediliyor be durum daha da vahim hale geliyor.
O zaman asıl suçlu doğal şeker değil, şeker pancarı ve şeker kamışının kimyasal katkılarla rafine işlemine uğrayıp yapaylaşması veya rafine şekerin genetiği değiştirilmiş organizmalardan elde edilmesidir. (Alıntı:gidahareketi.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder